go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1047 kişi  14 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

then

s. o zamanki
zf. o zaman, öyleyse, zira
  • - I am sorry, I was rude before. I really am
    - Okay, no more crying. Please! What a night, Paul, Do you like my hairdo?
    - Yes, I do.
    - Then why don't you touch it?
    - I don't want to mess it up.
    - Daha önce kabalık ettiğim için üzgünüm. Gerçekten.
    - Tamam daha fazla ağlamak yok. Lütfen. Ne geceydi ama. Paul, saç şeklimi beğendin mi?
    - Evet, beğendim.
    - O halde neden dokunmuyor musun?
    - Saçını bozmak istemiyorum.
  • - ?t's too expensive.
    - Well, then you're out of luck, Donny.
    - Çok pahalı.
    - Öyleyse hiç şansın yok, Donnie.
  • - A very similar condition. Take the same medication, in fact.
    - Then you didn't serve at the Gallitep labour camp?
    - No. l've never been to Bajor. l was a military file clerk.
    - Çok benzer bir durum. Aynı tıbbi tedaviyi gördük, aslında.
    - Sonra Gallitep çalışma kapmında hizmetin olmadı mı?
    - Hayır. Hiç Bajor'a gitmedim. Askeri dosya memuruydum ben.
  • - When he got out, he found out about it. He took me in the woods to a cabin. It had a dirty basement. He locked me in and left.
    - Three days...? Who was he to preach?
    - He said if I wanted to be a thief, then I ought to know what it was like.
    - Çıktığında, onu öğrendi. Beni ormanda bir kulübeye götürdü. Kirli bir bodrumu vardı. Beni kilitledi ve gitti.
    - Üç gün mü? Vaaz verecek birisi miki o?
    - Eğer bir hırsız olmak istiyorsam, o zaman nasıl birşey olduğunu bilmem gerektiğini söyledi.
  • - You should make an effort. He's gonna be your son-in-law and you hardly know him.
    - I know him well enough.
    - Then you should try to be more positive.
    - Çaba göstermelisin. Damdın olacak ve sen onu çok az tanıyorsun.
    - Onu yeteri kadar iyi tanıyorum.
    - O zaman daha pozitif olmalısın.
  • - What happens over here?
    - That's where we harvest the wheat. Then we package it and freeze for shipping.
    - Who do you sell it to?
    - Norway and Russia.
    - Burada ne yapılıyor?
    - Burası buğdayı hasat ettiğimiz yer. Sonra onları paketliyor ve nakliye için donduruyoruz.
    - Kime satıyorsunuz?
    - Norveç ve Rusya'ya.
  • - I can't discuss this.
    - Then don't discuss. Say yes, Joe
    - Yes, I will.
    - Now I'm gonna hold my breath till you do.
    - I'm turning blue waiting.
    - Bunu tartışamam.
    - O zaman tartışma. evet de, Joe.
    - Evet, yapıcam.
    - Sen onu yapana kadar, ben nefesimi tutacağım.
    - Maviyi çeviriyorum ve bekliyorum.
  • - i just want to clarify this. I suggested extending detention periods for drug offenders. Then on July 16th I wrote about tax officials
    - Bunu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Uyuşturucu suçluları için göz altına alma dönemlerini genişletmeyi önerdim. Sonra 16 Temmuz'da da vergi memurları hakkında yazdım.
  • - I should build that palace. Then I, neither Cleopatra, the rain.. ...the hail nor the locusts......would be Egypt's worst nightmare.
    - Bu yeri inşa etmeliyim. O zaman ne Kleopatra ne yağmur ne dolu ne de çekirgeler Mısır'ın en kötü kabusu olacak.
  • - Follow this officer! He'll see that you're fully equipped and then escort you to the hangar.
    - Thank you, Captain.
    - Bu memuru takip et! Tam donanımlı mısın kontrol edecek ve askeri hangara dek sana eşlik edecek.
    - Teşekkürler, Kaptan.
  • - Do us a favour. We're afraid they'll take disciplinary action against us if things got leaked out.
    - You have just to tell the truth.
    - Then Mr. Big would be in deep shit.
    - I understand.
    - Bize bir iyilik yap. Bunlar sızarsa bize karşı disiplin işlemi yapacaklarından korkuyoruz.
    - Sadece doğruyu söylemek zorundasınız.
    - O zaman Bay Büyük büyük boka batar.
    - Anlıyorum.
  • - He did some piano playing. Then he studied painting. And the worst of it is he's so good at everything.
    - A jack of all talents?
    - Everything comes too easily to him. He's always attracted by the art.
    - Biraz piyano çaldı. Sonra resim okudu. Ve en kötüsü de herşeyde iyi olması.
    - Yetenek torpilli yani?
    - Herşey ona fazla kolay geliyor. Her zaman sanata ilgi duymuştur.
  • - One side kills, then the other.
    - How do you know?
    - It goes way back. They're fighting for the land.
    - They'd rather kill than solve their problems. Real fanatics. It's like the two snakes I saw fighting.
    - Bir taraf öldürür, sonra öteki.
    - Nereden biliyorsun?
    - Çok eskilerden. Arazi için savaşıyorlar.
    - Problemlerini çözmektense öldürmeyi tercih ediyorlar. Gerçek fanatikler. İki yılanı savaşırken görmek gibiydi.
  • - A woman needs space to breathe.
    -Yes, and then she goes elsewhere.
    - Bir kadın nefes alacak yere ihtiyaç duyar.
    - Evet ve sonra başka yere gider.
  • - I don't feel that way.
    - Then quit college and join the army!
    - Ben öyle düşünmüyorum.
    - O zaman, koleji bırakıp, orduya katıl!
  • - Maybe His Honor will overlook that Then I'd like the jury to see that youthink our insanity plea has some merit. There really won't be any need for our doctor to examine you.
    - Belki de sayın hakim bunu dikkate almayacak. Sonra da jürinin delilik müdafamızı geçerli bulmasını istiyorum. Doktorun seni muayene etmesine gerçekten gerek kalmayacak.
  • - We gotta make some demands. Then, each time that they give us something... we give them a hostage. Nobody gets hurt. And then when they're waiting for the final demand, we get the hell out of here.
    - Bazı talepler belirlemeliyiz. Sonra, bize verdikleri her bir şey için... onlara bir rehine veririz. Kimsenin canı yanmaz. Ve sonra, onlar son talebimizi beklerken, çekip gideriz buradan.
  • - I love Artemisia. I love her. And I've done her no harm.
    - Then why not marry her? You'd have your beloved.
    - Artemisia'yı seviyorum. Seviyorum onu. Ve ona kötülüğüm dokunmadı.
    - Öyleyse neden evlenmiyorsun onunla? Sevdiğin yanınd olurdu.
  • - Then you take garlic, lots and lots of garlic and anchovies.
    -Anchovies? Forget it. Too much salt.
    - Ardından sarımsak, çok fazla sarımsak ve hamsiyi al.
    - Hamsi mi? Unut gitsin, çok tuzlu olur.
  • - But he's very agog.
    - But what can I do? We have no means to help him..
    - Then lay it aside.
    - Yes, we could only do this. He's coming.
    - Ama çok istekli görünüyor.
    - ama ne yapabilirim? Ona yardım edeceğiz anlamına gelmiyor.
    - O zaman, bunu bir kenara bırak.
    - evet, yapabileceğimiz sadece bu. Geliyor.

5,298 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024