- Sure. Yeah. Must be really tough. I remember when my aunt died. It was so unreal, it was the 4th of july. I'll never forget it. So, listen, Warren. I know now is definitely not the time to talk about it, but..
- Elbette. Evet. Çok zor olmalı. Halamın öldüğü zamanı hatırlıyorum. Çok gerçek dışıydı, Temmuz'un 4'üydü. Hiç bir zaman unutmayacağım. Waren, Biliyorum, bunu konuşmanın hiç zamanı değil ama...
- If you get tired of talking here Mr Elving, Patrick will hand you a subpoena and we'llgo talk in front of the grand jury. We'll talk all day if you want to.
- Eğer burada konuşmaktan yorulusanız Bay Elving, Patrick size bir mahkeme celbi verecek ve gidip büyük jürinin önünde konuşacağız. İsterseniz bütün gün konuşabiliiz.
- Who's that?
- I don't know. Let me get rid of them. Hello.
- Dave, it's me, Chuck.
- Who's Chuck?
- Your anger ally. I'm in a mood, Dave. A bad mood. A very bad mood. I was fired from my ice-cream truck job today.
- What's an anger ally?
- Who's that? She is making fun of me?
- No. That's my girlfriend.
- You tell her to put a sock in it because I need to talk to you right now!
- Bu kim?
- Bilmiyorum. Onlardan kurtulayım. Selam.
- Dave, benim: Chuck.
- Chuck kim?
- Hırs arkadaşın. Öyle bir haldeyim ki Dave. Kötü bir mod. Çok kötü bir mod. Bugün dondurma kamyonu işinden kovuldum.
- Hırs arkadaşı da nedir?
- Bu kim? Bnimle alay mı ediyor?
- Hayır. O benim kız arkadaşım.
- Söyle ona ağzına bir çorap soksun, çünkü şu anda seninle konuşmaya ihtiyacım var.
- Don't talk like that when I'm holding something this sharp. Or I might slip and stick it in your heart if you have one.
- Oh, I do. Tough little muscle, too, never bleeds.
- Bu kadar keskin birşey tutarken bu şekilde konuşma. Yoksa çekip kalbine saplayabilirim tabi kalbin varsa.
- Oh var. Hiç bir zaman kan ağlamayan, küçük, sağlam bir kas.
- Hold, please. It's Terry Brogan.
- Call Schumacher.
- He needs to talk to you.
- I don't handle players. Get rid of him.
- Hello. Mr. Kirsch can't talk, but he suggests you call Mr. Schumacher.
- Bekleyin lütfen. Arayan Terry Brogan.
- Schumacher'i ara!
- Seninle konuşmak istiyor.
- Oyuncularla baş edemiyorum. Kurtul ondan.
- Alo, Bay Kirsch şu anda konuşamayacak ama Bay Schumacher'i aramanızı öneriyor.
- I was happy to get your call, and learn that you were finally in town. I bet that trip did you a lot of good after all you been through.
- I sent you a card, did you get my card?
- Oh yes. Lovely card, thanks.
- But I want to say to you in person. I am so sorry about Helen. I only met her than once, but we talk often on the phone after the engagement.
- Aradığına ve sonunda şehre geldiğini öğrendiğime sevindim. Yaşadıklarından sonra eminim bu seyahat sana iyi gelmiştir.
- Sana kart gönderdim, aldın mı kartımı?
- Oh, evet. Güzel karttı, teşekkürler.
- Ama karşılıklı da söylemek isterim. Helen için çok üzgünüm. Onunla bir kez tanıştım ama nişandan sonra sık sık telefonda konuştuk.
- I was happy to get your call, and learn that you were finally in town. I bet that trip did you a lot of good after all you been through.
- I sent you a card, did you get my card?
- Oh yes. Lovely card, thank you.
- But I want to say to you in person. I am so sorry about Helen. I only met her than once, but we talk often on the phone after the engagement.
- Aradığına ve sonunda şehre geldiğini öğrendiğime sevindim. Yaşadıklarından sonra eminim bu seyahat sana iyi gelmiştir.
- Sana kart gönderdim, aldın mı kartımı?
- Oh, evet. Güzel karttı, teşekkür ederim.
- Ama karşılıklı da söylemek isterim. Helen için çok üzgünüm. Onunla bir kez tanıştım ama nişandan sonra sık sık telefonda konuştuk.
- I was happy to get your call, and learn that you were finally in town. I bet that trip did you a lot of good after all you been through.
- I sent you a card, did you get my card?
- Oh yes. Lovely card, thank you.
- But I want to say to you in person. I am so sorry about Helen. I only met her than once, but we talk often on the phone after the engagement. She was a fine woman. A fine fine human being.
- Aradığına ve sonunda şehre geldiğini öğrendiğime sevindim. Yaşadıklarından sonra bahse girerim bu seyahat sana iyi gelmiştir.
- Sana kart gönderdim, aldın mı kartımı?
- Oh, evet. Güzel karttı, teşekkür ederim.
- Ama karşılıklı da söylemek isterim. Helen için çok üzgünüm. Onunla bir kez tanıştım ama nişandan sonra sık sık telefonda konuştuk.
- You talk like a mother. Let's go to a restaurant so he gets dressed. Your dad's been a bit lazy lately. Are you doing well in the theatre?
- It works. At least I can act. We're on tour now.
- Anne gibi konuşuyorsun. Hadi restorana inelim de giyinsin. Baban son zamanlarda biraz tembel oldu. Tiyatro iyi gidiyor mu?
- İdare ediyor. En azından rol yapabiliyorum. Şu anda turnedeyiz.