- You have been found guilty.. ...and are condemned to banishment for life.. ...from the kingdom of France. All of your possessions are to be forfeited to the king. The judgment of parliament is final.
- Suçlu bulundun... ve Fransa Krallığı'ndan ömür boyu uzak durma cezası aldın. Mülkiyetinin tümü kralın himayesine geçirilecektir. Parlementonun kararı kesindir.
- Did you test it?
- What do you mean did l test it? You gave me a half-finished program! You told me you'd give me a finished one.
- l can't. The company found out. Their CEO just called me yesterday.
- Onu test ettin mi?
- Onu test ettim mi ne demek? Bana yarı-bitmiş bir program verdin. Bana bitmişini vereceğini söylemiştin.
- Yapamam. Şirket öğrendi. Dün CEO beni aradı.
- Shut up! Sit down! Open your mouth! Lift your shirt up!
- What do you want?
- We wanted to know.. Keep that thermometer in your mouth.
- My sister was murdered. So was another man. It was the same killer. McCaleb found a link between my sister and this other man.
- Kes sesini! Otur! Ağzını aç! Tişörtünü kaldır!
- Ne istiyorsun?
- Bilmek istediğimiz... Bu termometreyi ağzında tut.
- Kardeşim öldürüldü. Ve bir başka adam daha. Katilleri aynıydı. McCaleb, kardeşimle bu diğer adam arasında bir bağlantı buldu.
- Your brother was lost in an amusement park.. and he was found 2 days later, behind a fence. They'd taken a kidney
- Holy shit!
- You won't tell anyone? You promised. They swiped your brother's kidney! I was wrong to tell you.
- Kardeşin eğlence parkında kaybolmuştu... ve sonra 2 gün sonra çitin arkasında bulundu. Böbreklerinden biri alınmıştı.
- Aman Tanrım!
- Kimseye söylemeyeceksin! Söz verdin. Kardeşinin böbreğini çaldılar. Sana söylemekle hata ettim.
- I haven't found it yet.
- So you lost a handbag, madame?
- Yes.
- And it had diamonds in the back?
- Yes.
- And diamonds in the front?
- Yes.
- Hala bulamadım.
- Yani bir çanta mı kaybettiniz, bayan?
- Evet.
- Ve çantanın arka gözünde elmaslar vardı?
- Evet.
- Ön gözünde de elmaslar vardı.
- Evet.
- When he got out, he found out about it. He took me in the woods to a cabin. It had a dirty basement. He locked me in and left.
- Three days...? Who was he to preach?
- He said if I wanted to be a thief, then I ought to know what it was like.
- Çıktığında, onu öğrendi. Beni ormanda bir kulübeye götürdü. Kirli bir bodrumu vardı. Beni kilitledi ve gitti.
- Üç gün mü? Vaaz verecek birisi miki o?
- Eğer bir hırsız olmak istiyorsam, o zaman nasıl birşey olduğunu bilmem gerektiğini söyledi.