i. bir şey, hiçbir şey, herhangi bir şey, ne olsa, her şey
- I believe in you so much. And what you stand for at heart. Order... decency... I would give anything to protect you, but there are laws I can't break.
- Sana çok inanıyorum. Ve yüreğinde savunduğun şeye de. Düzen... nezaket... Seni korumak için herşeyi veririm, ama yıkamayacağım kanunlar var.
- He's not my father.
- That's unimportant. You like beer, that's important.
- When a person is half asleep, anything you put into his brain will be memorized.
- O benim babam değil.
- Bu önemli değil. Bira seviyorsun, önemli olan bu.
- Eğer bir insan yarı uykudaysa, beynine soktuğun herşeyi ezberler.
- You could do anything you like. The more fantastic, the better. That's what people want: fantasy. You write a proper part for me.. ...a couple of catchy songs.. ... I guarantee you a triumph deluxe! What do you say?
- How much will you pay me?
- Well, madame......how about half the receipts?
- Ne istersen yapabilirsin. Ne kadar çok fantazi, o kadar iyi. İnsanların istediği bu: fantazi. Bana düzgün bir parça yaz... dikkat çekici birkaç şarkı... Ben de sana ekstra lüks bir zaferi garanti edeyim. Ne diyorsun?
- Bana ne kadar ödeyecksiniz?
- Peki, bayan... hesapların yarısına ne dersiniz?
- Help! Pick me up! Get me out of here! Drop down a ladder! Please! Please, come back! I don't know anything about the flaregun. I swear I was here all the time long.
- İmdat! Beni yukarı çek! Beni buradan çıkar! Bir merdiven gönder! Lütfen! Lütfen, geri dön! Silahla ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Yemin ederim, tüm bu zaman boyunca buradaydım ben.
- Two and a half miles straight down.
- I'm right behind you. Cab 1, do you see it yet ?
- I don't see anything yet
- Hang on. I'm gonna test my strobes.
- İki buçuk mil düz aşağı.
- Tam arkandayım. Taksi 1 onu hala görmedin mi?
- Henüz birşey görmüyorum.
- Bekle. Işıklarımı deneyeceğim.
- I want to find out if my boyfriend was murdered.
- Did they find anything on his body?
- Nothing special.
- What about his place? Did you live together?
- No.
- How long have you been seeing each other?
- Two years.
- You have his home keys?
- Erkek arkadaşımın öldürülüp öldürülmediğini öğrenmek istiyorum.
- Onlar cesedinde herhangi birşey buldular mı?
- Özedl birşey yoktu.
- Ya evi? Birlikte mi yaşıyordunuz?
- Hayır.
- NE kadar süredir görüşüyorsunuz?
- İki yıldır.
- Sende evinin anahtarları var mı?
- Don't worry, I don't do anything too intense. I think I feel something. There's quite a knot in here. Something emotional.
- Do you do this on children?
- Sometimes.
- Endişelenme! Çok yoğun birşey yapmayacağım. Sanırım birşey hissediyorum. Burada bir düğüm var. Duygusal birşey.
- Bunu çocuklara da yapıyor musun?
- Bazen.
- That's why l came to you. Today l discovered what l lost.
- How did you remove the misunderstanding
- Due to Suresh There is no need to say anything further Everyone has his misery.
- Bu yüzden sana geldim. Bugün neyi kaybettiğimi anladım.
- Bu yanılmadan nasıl kurtuldun?
- Suresh'e bakılırsa daha fazla söylenecek birşey yok. Herkesin kendi acısı var.
- I've come to make an offer.
- Wouldn't by chance happen to have anything to do with the cell leader that you wiped out? It's amazing, the stuff I know, isn't it?
- So, what do you suppose we do about that?
- Bir teklif yapmaya geldim.
- Acaba temizlediğin şu hücre lideriyle bir alakası olabilir mi bir şekilde? bildiğim şeyler inanılmaz, değil mi?
- Peki bu konuda ne yapmamızı öneriyorsun?