go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 698 kişi  28 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

paying

s. para getiren, kârlı, kazançlı, paralı, ödeme yapan
  • Nevertheless, I'm paying.
    Yine de, ben ödüyorum.
  • Finish paying the
    check, you weasel.
    Sen hesabı ödemene
    bak çakal.
  • How much are you paying him?
    Ona ne kadar ödüyorsun?

  • I don't know how much psycho-woman' paying you, but I'll double it.
    O piskopat kadının sana ne kadar ödediğini bilmiyorum ama ben onun iki katını vereyim.
  • He was worrying about the final exams, so he wasn`t paying attention to the road.
    O final sınavlarına endişe ettğinden yola dikkat etmiyordu.

  • Miss Adison evicted her tenant for not paying the rent on time.
    Miss Adison kiracısını, kirasını zamanında ödemediği için mahkeme kararıyla çıkardı.
  • You look like you're paying attention,
    but your mind is a million miles away.
    İlgileniyor gibi görünüyorsun,
    ama kafan çok uzaklarda.
  • You're not paying for anything.
    Hiçbir şey ödemiyorsun.
  • Really? Somebody's
    paying you to mturbate?
    Gerçekten mi? Birileri sana
    mastürbasyon yapman için para mı veriyor?
  • Based on what I'm paying your dentist,
    Dişçinin ücreti ben ödediğime göre...

  • How would you feel about a double wedding?
    I mean,as long as you're paying for one.
    Çifte düğün hakkında ne düşünüyorsun?
    Yani, zaten sen bir tanesini ödeyeceksin.
  • The sitter wasn't
    paying attention.
    Bakıcı da boş bulunmuş.
  • And you're paying them by the hour.
    Ayrıca, onlara saat başına para ödüyorsun.

  • I'm not paying $400. I don't even want the thing.
    400 doları ödemiyorum. Bu şeyi istemiyorum bile.

  • - I won't let Jessica live like this. I'll double whatever he's paying you.
    - I'm not some gun for hire.
    -jessica'nın böyle yaşamasına izin vermeyeceğim. o sana ne ödüyorsa ben iki mislini ödeyeceğim.
    -ben kiralık katil değilim.
  • -You're fortunate not to be paying for this with your head.
    -Your Highness, sir, I could muster an army and surround Sherwood.
    -But you couldn't catch him.
    -Bunu başınla ödemediğin için talihlisin.
    -Ekselansları, efendim, orduyu toplayıp Sherwood'u çember içine alabildik.
    -Ama yakalayamadınız.
  • - Get out. - You're not paying.
    - Yapma. - Sen ödemiyorsun.

  • - I'm sorry about Perrone. I got a job to do.
    - This thing isn't just gonna go away. I still gotta find who hit Diaz. That's what they're paying me for.
    - Perrone için üzgünüm. Yapacak işim var.
    - Bu iş burada bitmeyecek. Diaz'a çarpanı yine de bulmalıyım. Bana bu yüzden para ödüyorlar.
  • - What's The Turk paying you?
    - Take a hold of him. Stand him up.
    - O Türk sana kaç para ödüyor?
    - Tut onu. Düzgün tut.
  • - I insist on paying half of it, so I'll write you a check.
    - Fine. I'll get it next week.
    - Bunun yarısını ödemekte ısrar ediyorum, bu yüzden sana bir çek yazacağım.
    - İyi. Gelecek hafta onu alırım.

223 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024