go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 619 kişi  29 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

of course

elbette, pek tabii, şüphesiz
  • And of course we will need to see a demonstration first.We need to be certain that the fluid actually works.
    Tabi ki önceden uygulamayı görmemiz lazım. O sıvının gerçekten işe yaradığına emin olmamız gerekiyor.
  • At the beginning of the war, we were expecting a lot of german prisoners. But of course there were none. However, this camp is very useful now.
    Savaşın başında çok fazla alman askeri bekliyorduk. Ama elbette hiç yoktu. Yine de bu kamp şimdi çok yararlı.
  • You plan to fight him. Of course that's why I dumped Masako. All we have left is the cinema Our only army is the three of us.But I will win.
    Onla savaşmayı planlıyorsun. Tabii ki bu nedenle Massko'dan ayrıldım. Geri de kalan şey sinema. Tek ordumuz üçümüzüz. Ama kazanacağım.
  • James and I have always loved each other as brother and sister; but of course he is young and has seen very little of life yet, and-and-well, he naturally did not wish to do anything like that yet.
    James ve ben birbirimizi kardeş gibi sevdik;fakat şüphesiz o gençti ve henüz hayata dair çok az şey görmüştü,ve ve şey,o,doğal olarak henüz öyle birşey yapmak istemiyordu.
  • -Please do sit down. l'll only be a minute. Sure you don't mind
    -No, of course not Oh, is this the breathtaking view?
    -Lütfen oturun. Bir dakika içinde geri geleceğim. Umarım sizin için sorun olmaz.
    -Hayır, tabiî ki hayır; bu, nefes kesen manzara mı?
  • -These kids operate alone?
    - Of course not.
    -Bu çocuklar yalnız mı çalışıyorlar?
    -Tabiiki hayır.
  • - So can you still tap into the aquatic supply stores in the area?
    - Of course I can.
    - Yani hala bölgedeki suyla ilgili levazım mağazalarından yararlanabilir misin?
    - Elbette yararlanabilirim.
  • - What's wrong with you three? Taking on your own mother now?
    - Of course not, Auntie Wing. You taught us to combat, therefore we don't stand a chance with you.
    - Let's talk instead. Well, I'm going to say this one last time. Never ever use your Power moves. We can practice the moves, yet we can't use them!




    - Sizin üçünüzün sorunu nedir? Şimdi de kendi annenizi götürüyorsunuz.
    - Tabi ki değil, Wing Hala. Bize dövüşmeyi sen öğrettin, dolayısıyla seninle bir şansımız olmaz.
    - Konuşalım onun yerine. Peki, bunu son kere söyleyeceğim. Güç hamlelerini asla ve asla kullanma. Hamleleri egzersiz yapabiliiz, ancak onları kullanamayız!
  • - What's wrong with you three? Taking on your own mother now?
    - Of course not, Auntie Wing. You taught us to combat, therefore we don't stand a chance with you.
    - Let's talk instead. Well, I'm going to say this one last time. Never ever use your Power moves. We can practice the moves, yet we can't use them!

    - Sizin üçünüzün sorunu nedir? Şimdi de kendi annenizi götürüyorsunuz.
    - Tabi ki değil, Wing Hala. Bize dövüşmeyi sen öğrettin, dolayısıyla seninle bir şansımız olmaz.
    - Konuşalım onun yerine. Peki, bunu son kere söyleyeceğim. Güç hamlelerini asla ve asla kullanma. Hamleleri egzersiz yapabiliiz, ancak onları kullanamayız!
  • - What's wrong with you three? Taking on your own mother now?
    - Of course not, Auntie Wing. You taught us to combat, therefore we don't stand a chance with you.
    - Let's talk instead. Well, I'm going to say this one last time. Never ever use your Power moves. We can practice the moves, yet we can't use them!

    - Sizin üçünüzün sorunu nedir? Şimdi de kendi annenizi götürüyorsunuz.
    - Tabi ki değil, Wing Hala. Bize dövüşmeyi sen öğrettin, dolayısıyla seninle bir şansımız olmaz.
    - Konuşalım onun yerine. Peki, bunu son kere söyleyeceğim. Güç hamlelerini asla ve asla kullanma. Hamleleri egzersiz yapabiliiz, ancak onları kullanamayız!
  • - You don't have a problem.
    - Yes, of course I have problems. The problems I have I can handle.

    - Senin bir problemin yok.
    - Evet elbette problemlerim var. Başedebileceğim problemler.
  • - Do you love her? And don't be too emphatic about this.
    - Of course I do.
    - Well then, that's it.
    - Onu seviyor musun? Hem bu konuda çok fazla katı olma.
    - Elbette seviyorum.
    - Peki öyleyse, olay bitmiştir.
  • - As your commander I have decided to return to our main troop. It's not my habit to retreat. We have to march back, of course ,because the current is too strong.
    - Komutanınız olarak, ana tabura dönmeye karar verdim. Geri çekilmek adetim değildir. Ancak geriye dönmemiz gerekecek çünkü akıntı çok güölü.
  • - I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
    - Don't. What are you doing? Please don't kill me.
    - I'm having a little trouble pulling the trigger.
    - Of course you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
    - İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
    - Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
    - Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
    - Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası yaşlanana dek seni, içeri tıkarlar.
  • - I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
    - Don't. What are you doing? Please don't kill me.
    - I'm having a little trouble pulling the trigger.
    - Of course you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
    - İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
    - Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
    - Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
    - Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası yaşlanana dek seni, içeri tıkarlar.
  • - I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
    - Don't. What are you doing? Please don't kill me.
    - I'm having a little trouble pulling the trigger.
    - Of course ,you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
    - İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
    - Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
    - Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
    - Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası bir ihtiyar olana dek seni, içeri tıkarlar.
  • - There's no way he meant to kill.
    - Of course he meant to kill Marvin. Kramer wa a creature of habit. He was in that office every morning before 8:00.
    - Hiçbir şekilde isteyerek öldürmemiştir.
    - Elbette isteyerek öldürdü Marvin. Kramer, alışkanlıklarından vazgeçmeyen biriydi. Her sabah 8.00'den önce ofiste olurdu.
  • - Of course you think he's innocent. He is your friend.
    - No, I know he's innocent.
    - How?
    - Because I was with him at the time.
    - Elbette, masum olduğunu düşünüyorsun. O senin arkadaşın.
    - Hayır, masum olduğunu biliyorum.
    - Nasıl?
    - O anda onunla birlikteydim de ondan.
  • - Children, go to the garden or you won't eat.
    - lt's a joy to see they are so well-educated.
    - Yes, of course it is.
    - Çocuklar, bahçeye çıkın yoksa yemeyeceksiniz.
    - Onları böyle iyi eğitilmiş görmek mutluluk verici.
    - Evet, elbette öyle.
  • - You didn't see that.
    - No, of course not.
    - Bunu görmedin.
    - Hayır, tabii ki.

316 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024