En çok kullanılan kelimeler
En çok kullanılan fiiller
Boşluk doldurma (kelimeler)
Boşluk doldurma (fiiller)
Kelime tamamlama
Fiil tamamlama
Kelime Eşleştirme
Fiil Eşleştirme
Kelime Telaffuzları
Fiil Telaffuzları
Fiil çekim testleri
|
Top 5000 » he'll- He'll go, "Go. Go ahead. Go to your fancy fire.
Yine de o "Git. Git tabi. O süslü yangınına git.
- All we want to know is if he's on
the level, or if he'll bring his boys. Yalnız mı olacak,
yoksa adamlarını da getirecek mi? - What if it's fantastic?
He'll win the account. Ya harika olursa?
İşi o kapacak. - Well, let him stay in there long enough, he'll give you a bleeding ulcer.
Uzun bir süre kalmasına izin ver de kanamalı ülser de verir sana.
- Tor. He'll fix you right up.
Tor. Seni anında iyileştirir.
- I swear to God he'll never do
you any harm. Spare him! Tanrı adına yemin ederim ki,
sana bir zarar vermez. Onu bağışla! - But he thinks he'll live forever
and wants me out. Sonsuza dek yaşayacakmış gibi
beni dışlamak istiyor. - You think he'll be back?
Sence geri gelecek mi?
- You can still change your mind. I saw a lawyer. He'll defend you if you insist on turning yourself in.
Sen hala fikrini değiştirebilirsin. Ben bir avukatla görüştüm. Eğer kendini teslim etmeye ısrar edersen o seni savunacak. - I think he had help. But what if he had|really done it all alone, then he's a genius, and he'll be praised elsewhere.
Sanırım yardım aldı. ama gerçekten kendi yaptıysa o zaman o bir dahidir ve heryerde övülecektir. - Sal, Tom, the boss says he'll come in a
separate car, so you two go on ahead. Sal, Tom, patron başka arabayla gidiyor.
Siz ikiniz yola koyulun. - Just leave the money out there and he'll fade you.
Sadece parayı oraya çıkar ve o seni unutup gidecek. 28.08.2009 onr - ?eviren: tncytzcn !- Then he's a genius, and he'll be praised elsewhere.
Öyleyse kendisi bir dahi, başka yerde de ondan övgüyle bahsedilecektir.
- Just leave him. He'll probably have another stroke sooner or later He'd be unlikely to survive it.
Öylece bırakın. Muhtemelen bir başka inme geçirecek, öyle ya da böyle düşük bir ihtimalle sağ kalacak. - Sit down, my dear. He'll not harm you.
Otur canım. O seni incitmeyecektir. - I guarantee he'll accept
what I give him. Ona vereceğimi
kabul edeceğini garanti ederim. - He's a teenager-- he'll get over it.
O bir genç. Unutur bir süre sonra. - Go-to guy for transport. He'll get anything anywhere fast. Sloane relies on him. He's a big target.
Nakliye konusunda forvet adam. Her şeyi her yere hızla götürür. Sloane ona güveniyor. Kendisi büyük bir hedef.
- He'll probably kill his family over this.
Muhtemelen bunun üzerine ailesini öldürecek.
- Marshall has a photographic memory. Once the files flash across the screen, he'll remember them
Marshall'ın fotoğrafik bir hafızası var. Dosyalar ekrana çıkar çıkmaz, onları hatırlayacaktır.
149 c?mle
|