zf. yakın
ed. yanında, yoluyla, kadar (süre)
ök. yan
-We were promised an increase by last year's negotiator.
-I want to help, but I've see no written agreement.Without that, my hands are tied.
-Geçen yılın temsilcisi tarafından artış için söz verilmişti.
Yardım etmek isterim ama ben yazılı bir anlaşma görmedim. Bu olmadan elim kolum bağlı kalır.
- Listen, I've got an idea, the plane lands somewhere else.
- You want to hijack it?
- Why not? If you're led by political motives, it could be done. It would work out.
-Dinleyin, bir fikrim var, uçak başka bir yere iniyor.
-Ne yani, uçağı kaçırmayı mı düşünüyorsun?
-Neden olmasın? Siyasal gerekçeleriniz varsa, olabilir ve bu işe yarayabilir.
- He was a fair age, but what a horrible way to die.!
- How do you mean?
- He was on holiday in Wester Ross. Swimming, sucked to death by a shark.
- Yaşı genç değildi ama ne kötü bir ölüm şekli!
- Ne demek istiyorsun?
- Wester Ross'da tatildeydi. Yüzerken bir köpek balığı tarafından emilerek ölmüş.
- Tomorrow will start investigating
- Good! If he wants to investigate, he must open the jail for Adela!
- Of course, sir!
- By tomorrow night, Adela will be back in your hands!
- Yarın soruşturma başlayacak.
- İyi. Eğer soruşturmak istiyorsa, hapishaneyi Adela için açmalı.
- Elbette, efendim.
- Yarın akşama kadar, Adela elinizde olacak.
- And later we will celebrate with a glass of wine. When you guys finish, he'll die of poison. The poison is not in the wine. l'll glue it to the glass so when you pour the wine, no one will know of the trick. Around 15 minutes later he'll start to feel a little something. And that's when you leave the house through this door. l'll be waiting for you in the car. And we'll return to China by the same jet.
- Ve sonra, bir bardak şarapla kutlayacağız. Siz bitirdiğinizde, zehirden ölecek. Zehir şarapta değil. Onu bardağa yapıştıracağım böylece sen şarabı döktüğünde, kimse hileyi anlamayacak. Yaklaşık 15 dakika sonra az bir şeyler hissetmeye başlayacak. Ve bu sırada sen bu kapıdan evden çıkacaksın. Seni arabada bekliyor olacağım. Ve aynı jetle Çin'e geri döneceğiz.
- What is your nationality? French? Belgian? British
- Yeah.
- Yes, what?
- British.
- What were you doing on the island?
- Fishing.
- You are aware the punishment for giving false testimony is death by hanging?
- Uyruğun nedir? Fransız? Belçikalı? İngiliz?
- Evet.
- Evet ne?
- İngiliz.
- Adada ne yapıyordun?
- Balık tutuyordum.
- Yanlış ifade vermenin cezasının asılarak ölüm olduğundan haberdar mısın?
- You know exactly what i mean. In response to a motion by the defence, I'm granting an extension until june 30th.
- This hearing is adjourned.
- I'm sorry.
- Tam olarak ne demek istediğimi biliyorsun. Savunmanın talebine cevaben, 30 Haziran'a kadar uzatma veriyoum.
- Celse ertelendi.
- Üzgünüm.
- Then he asked me to be his bride. And always be right by his side. I felt so happy. I almost cried. And then he kissed me.
- Sonra bana evlenme teklif etti, her zaman yanında olmamı istediğini söyledi. Kendimi çok mutlu hissettim. Neredeyse ağlayacaktım. Ve sonra beni öptü.
- I am not negative.
- You just try to grab all the attention
- I'm not negative...that's not negative. All I was doing... was welcoming somebody into the family.
- Larry, we've been welcomed by you, thank you so much. Now would you please drink your milk, and shut the fuck up?
- Sadece tüm dikkati üstüne çekmeye çalışıyorsun.
- Negatif değilim. ... bu negatiflik değil. Tüm yaptığım... ailemize gelen birine hoş geldin demek.
- Larry, bize hoşgeldin dedin, çok teşekkür ederiz. Şimdi lütfen sütünü içip sesini keser misin?