En çok kullanılan kelimeler
En çok kullanılan fiiller
Boşluk doldurma (kelimeler)
Boşluk doldurma (fiiller)
Kelime tamamlama
Fiil tamamlama
Kelime Eşleştirme
Fiil Eşleştirme
Kelime Telaffuzları
Fiil Telaffuzları
Fiil çekim testleri
|
dealt,
dealt,
dealing,
deals
f. uğraşmak, ele almak
i. davranış, alışveriş, anlaşma
ünl. oldu - He was 94. It's no big deal.
Zaten 94 yaşındaydı
büyütecek bir şey yok. - New neighbors, huh? What's the deal?
Yeni komşular mı? Ne yapıyorlar?
- I mean, really, what is the big deal?
Yani, gerçekten, bu kadar büyütülecek ne var ki?
- You can be an alarmist, or you can
try to deal specifically with each child. Ya panik yaratan biri olusunuz, ya da özellikle
çocuklarla anlaşmayı deneyen biri olursunuz. - Is Ted Danson's deal standard?
Ted Danson'ın anlaşması standart mıydı?
- Okay,it's a deal.
Tamam, anlaştık.
- course,I've learned to deal with
that pain, but that's my choice. Tabii ki, ben o ağrıyla yaşamayı
öğrenirdim, ama bu benim seçimim. - Now you know how to deal with Southerners.
Şimdi Güneyliler'e nasıl davranacağını biliyorsun. - What's the big deal? I told you how to handle it.
Sorun nedir? Nasıl başa çıkacağını anlatmıştım.
- I was able to come up with a fairly effective card-counting technique. You know how to deal a hand of blackjack?
Son derece etkili bir kart sayma tekniği geliştirdim. Blackjack eli nasıl dağıtılır bilir misin? - l´d like to interest you in a deal requirin certain aerial activity to install equipment.
Sizinle ekipmanı yerleştirmek üzere gereken hava faaliyetlerinde bulunmak istiyorum. - He said that you and Roth
were in on a big deal together. Senin Roth ile büyük bir anlaşma
yaptığını söyledi. - It's no big deal for you.
Senin için önemli birşey değildir. - I care a great deal about you.
Sana söylemek istediğim
güzel şeyler var. - Alright, fine, let's just deal with this, ok ?
Peki, olsun hadi bununla yüzleşelim, tamam mı? - All right, here's the deal.
Pekala, anlaşma şu: - To set an example, your mother's a kind, generous woman.She's a dutiful wife, she's...borne a great deal without complaint.
Örnek vermek gerekirse, annen nazik, cömert bir kadın. Sorumluluklarının bilincinde ve huysuzluk etmeyen bir eş. - Quit making such
a big deal out of it. Olayı büyütmeyi bırak. - He said he wanted to deal only with me.
O sadece benim onunla ilgilenmemi istiyor. - Why does everyone make such a big deal about the Kennedys?
Neden herkes Kennedy'leri bu kadar büyük bir sorun haline getiriyor?
1,024 c?mle
|