- All right I'll walk you to your car, if you'd like.
- Yeah. Sure. It's a bad neighborhood.
- Maybe I should walk you to your car.
- I don't have a car.
- You want a ride home?
- No, thank you. I'd like to walk. Are you okay to drive?
- I'm not drunk. You think I am? You'll know when I'm drunk. I'll be throwing up. And I never throw up, so...
- Tamam. İstersen, seninle arabana kadar yürüyeyim.
- Evet, elbette. Kötü bir mahalle.
- Belki de seninle arabana yürümeliyim.
- Arabam yok.
- Eve bırakmamı ister misin?
- Hayır, teşekkür ederim. Yürümek istiyorum. Sen kullanabilecek misin?
- Sarhoş değilim. Öyleyim mi sandın? Sarhoş olsam anlardın. Kusarım. Ve ben hiç kusmam... o yüzden...
- We've convinced them to throw our official support to Sheridan. If the Narn were to do the same in a joint statement, it might help. If two forces recently at war with one another can agree on this.
- Sheridan'a resmi desteğimizi vermek için onları ikna ettik. Eğer Narn ortak ifadede aynı şeyi yaparsa, yararı olabilir. Şayet her iki kuvvet birbiriyle savaş haline girerse bunda hemfikir olabilirler.
- You didn't think about it, not once, the possibility that Rambald could be right about me.
- No, I didn't.
- Why not?
- I believe in you.
- Did you think, I'd jus throw anyone in my trunk?
- I just checked with transportation. You're gonna take the car to Dozer Field. There's a jet waiting to take you to Italy.
- Rambald'ın benim hakkımda haklı olabileceği ihtimalini bir kere bile düşünmedin,
- Hayır, düşünmedim.
- Neden?
- Sana inanıyorum.
- Herhangi birisini arabamın bagajına atabileceğimi düşündün mü?
- Ulaşım yollarını kontrol ettim. Dozer Field'a arabayı götüreceksin. Orada bir jet seni İtalya'ya götürmek için bekleyecek.
- If you utter those words again.. ...l shall cut out your tongue.. ...and throw it to the jackal and the dogs! And l shall destroy you, for the good of the world!
- Eğer bu sözleri bir daha söylersen... Dilini keseceğim... ve onu çakallara ve köpeklere atacağım! Ve tüm dünyanın iyiliği için seni mahvedeceğim.
- A gun.
- I know where you can get a gun.
- Don't. I need a silver bullet.
- Oh, be serious, would you?
- No, a gun would be good.
- Put the gun to your head and pull the trigger. If you put it in your mouth you'd be sure not to miss.
- Thank you. You're all so thoughtful. A knife!
- An electric shock!
- A car crash!
- Throw yourself in front of a tube.
- Bir tabanca.
- Nereden tabanca bulabileceğini biliyorum.
- Yapma. Gümüş kurşun gerekir.
- Ciddi ol, tamam mı?
- Hayır, tabanca iyi olurdu.
- Tabancayı kafana koyar ve tetiği çekersin. Ağzına koyarsan, ıskalamadığından emin olursun.
- Teşekkürler. Çok düşüncelisin. Bıçak! Elektrik şoku.
- Araba kazası.
- Kendini metronun önüne at!