Jerry: There are four places at the table. Is there another guest?
Catherine: No. We never talk about the empty place.
Jerry: “The empty place?” What do you mean?
Catherine: Well, that used to be my father’s place.
Jerry: “Used to be?” I don’t understand.
Catherine: My father worked on a fishing boat. Three years ago he went out on his boat, and he never came back.
Jerry: What happened to him?
Catherine: Nobody knows. They searched everywhere, but they never found anything. My mother always keeps that place for him, and she makes his breakfast every morning. That’s a picture of him… over there on the wall. My mother’s been waiting for him for three years.
Jerry: Masada dört yer var. Başka bir konuk mu var?
Catherine: Hayır. Asla boş yerden bahsetmeyiz.
Jerry: “Boş yer mi?” Ne demek istiyorsun?
Catherine: Şey, o, babamın yeriydi.
Jerry: “Di mi?” Anlamadım.
Catherine: Babam bir balıkçı teknesinde çalışıyordu. Üç yıl önce teknesiyle çıktı ve hiç geri dönmedi.
Jerry: Ona ne oldu?
Catherine: Kimse bilmiyor. Her yeri aradılar, ama hiçbir şey bulamadılar. Annem bu yeri her zaman onun için tutar ve her sabah ona kahvaltı hazırlar. Bu, onun bir resmi… orada duvarda. Annem üç yıldır onu bekliyor.
