Kpds Kelimeleri

• keystone: i. kilit taşı, temel
• kick-off:
• kidnap: f. kaçırmak
• killjoy: i. neşe kaçıran kimse
• kiln: i. kireç ocağı, fırın, tuğla ocağı
• kin: i. akraba
• kindergarten: i. kreş, çocuk yuvası, anaokulu
• kindle: f. yakmak, tutuşturmak, alevlendirmek, uyandırmak, yanmak, tutuşmak, ateş almak, canlanmak
• kindred: i. akrabalar, akrabalık, benzeme s. akraba, benzer
• kingdom: i. krallık
• kite: i. uçurtma, çaylak, karşılıksız çek, uçak
• kitsch: i. ucuz edebiyat
• knack: i. beceri, ustalık, işin sırrı, püf noktası
• kneel: f. diz çökmek
• knight: f. şövalye nişanı vermek i. şövalye, silâhşör
• knit: f. örmek, dokumak, bağlamak, çatmak, örgü örmek, birleşmek, kaynaşmak i. örgü
• knot: f. bağlamak, düğümlemek i. düğüm, ilmek
• knowhow: bir alanda sahip olunan uzmanlık, bir işin nasıl yapılacağını bilmek, yöntem bilgisi
• knowledgeable: s. bilgili, akıllı
• laborious: s. çalışkan, çok çalışan, yorucu, zahmetli
• lacerate: f. yırtmak, yaralamak, parçalamak, kırmak, üzmek
• laconic: s. özlü, kısa ve öz
• lacquer: f. lake kaplamak, verniklemek i. lake, vernik, oje, saç spreyi, lake eşya
• laicism: i. laiklik
• lament: f. acı çekmek, ağıt yakmak, dövünmek, yas tutmak i. ağıt, inleme, ağlama, matem, yas
• lampoon: f. taşlama yazmak, hicvetmek i. taşlama, yergi, hiciv
• landlocked: s. kara ile çevrili, denize kıyısı olmayan
• landscape: f. bahçe düzenlemek i. manzara, peyzaj
• landslide: i. toprak kayması, heyelan, göçme
• lane: i. patika, dar yol
• lapse: f. geçmek, akıp gitmek, bitmek, dolmak, kaymak, sapmak, hata yapmak, kaçmak, zaman aşımına uğramak, düşmek i. yanılma, sapma, hata, yanlış, sürçme, kaytarma, kaçma, geçme, sona erme
• larceny: i. hırsızlık, çalma
• latent: s. gizli, belirti göstermeyen, gizli olarak var olan
• latitude: i. enlem, paralel, bölge, serbestlik, özgürlük, hoşgörü, tolerans
• latter: s. sonraki, sonra gelen, ikincisi, son i. ikinci bahsedilen şey
• launch: f. denize indirmek, fırlatmak i. savaş gemisi filikası
• laundery:
• lavish: f. çok harcamak, boşa harcamak s. çok, bol, savurgan, müsrif
• law: i. hukuk, yasa
• law-abiding: s. yasalara saygılı, kanuna uyan
• layer: f. daldırma yapmak, daldırmak, kat kat yapmak i. tabaka, katman, kat, döşeyen kimse, yumurtlayan, topçu
• lead: f. önderlik etmek i. kurşun, öncülük s. kurşundan yapılmış
• leading: s. önde olan, başlıca, ana, önemli, ileri gelen
• leak: f. sızmak, sızdırmak i. sızıntı, kaçak
• learn: f. öğrenmek
• leasing: i. kiralama, kiraya verme
• lecture: f. konferans vermek i. konferans, ders
• legacy: i. miras
• legible: s. okunaklı, okunabilir
• legislate: f. yasamak, kanun yapmak, yasallaştırmak