Kpds Kelimeleri

• flavour: f. tat vermek [flavour (Brit.) ] i. tat, çeşni
• flawless: s. kusursuz, defosuz, lekesiz
• flee: f. kaçmak, aceleyle çıkmak
• flee from: f. sakınmak, çekinmek, kaçınmak
• fleet: i. filo, donanma s. seri, çevik
• flesh: f. çiğ etle beslemek, ayrıntılarıyla anlatmak i. et, vücut
• flexible: s. elastik, esnek, eğilebilir, değişken, sabit olmayan, hareket kabiliyeti yüksek, uysal, yumuşak başlı
• flimsy: i. ince kopya kâğıdı, pelür, banknot, kâğıt para s. dayanıksız, çürük, sudan, inandırıcı olmayan
• flint: i. çakmaktaşı, taş
• flip: f. fiske vurmak, çevirmek (sayfa, disk); aklını kaçırmak, çıldırmak i. fiske, salto, perende atma, kısa uçak yolculuğu, bir tür içki s. ciddiyetten uzak, saygısız, küstah, arsız
• float: f. su üzerinde durmak i. yüzen şey, sal
• float aimlessly:
• flock: f. sürü halinde hareket etmek, toplanmak i. sürü, kalabalık
• flood: f. basmak, akın etmek i. su baskını
• floodlight: f. projektör ile aydınlatmak i. projektör ışığı, projektör
• floor: f. döşemek, yere yıkmak i. zemin
• flora: i. flora, bitki örtüsü, belli bir organdaki mikroplar
• flour-mill:
• fluctuate: f. dalgalanmak, inip çıkmak, düzensiz hareket etmek, kararsız olmak, bocalamak
• flushed: [flush] f. yüzü kızartmak, heyecanlandırmak, coşturmak, yüzü kızarmak, heyecanlanmak, fışkırmak, sifonu çekmek, düzlemek, boşlukları doldurup sıvamak, kanatlanıp uçmak, uçmak, kaçırmak (kuş)
• focus: f. odaklamak, bir noktada toplamak, odağı ayarlamak i. odak, odak noktası, dikkati toplayan şey
• foggy: s. sisli, dumanlı, dumanaltı, bulanık, belirsiz, karanlık, sersem, mahmur
• foliage: i. yapraklar, ağaç yaprakları, yeşillik
• follow: f. takip etmek i. bilardoda bir vuruş
• folly: i. aptalca davranış, aptallık, çılgınlık, delilik, dekor için yapılmış yapı
• fool: f. kandırmak, şaka yapmak i. aptal s. budala
• foolishness: i. enayilik, ahmaklık, aptallık, budalalık
• foot-and-mouth disease:
• footprint: i. ayak izi, iz
• forecast: f. tahmin etmek i. tahmin
• foreground: i. ön plan
• foremost: s. önde gelen, en önemli, baş zf. başta, ilkönce
• forensic medicine: adli tıp
• foreshadow: f. önceden göstermek, belirtisi olmak
• foresight: i. arpacık, öngörü, önsezi, sağgörü, basiret, sağduyu, önlem, tedbir, arpacık (silah)
• forestall: f. önce davranmak, önüne geçmek, önlemek, önceden yapmak, stoklamak
• forge: f. demir dövmek i. demirci ocağı
• forlorn: s. ümitsiz, perişan, kimsesiz, terkedilmiş, ıssız
• form: f. şekil vermek, oluşturmak i. şekil, yapı, beden snk. biçiminde
• formidable: s. dişli, korkunç, tüyler ürpertici, müthiş, heybetli, zorlu, zor
• formulate: f. formülleştirmek, açık ve kesin ifade etmek, hazırlamak (plân)
• forsake: f. terketmek, bırakmak, vazgeçmek
• fortify: f. kuvvetlendirmek, takviye etmek, desteklemek, alkolle kuvvetlendirmek, canlandırmak
• fortnight: i. iki hafta, onbeş gün
• fortunate: s. şanslı, tâlihli, bahtı açık, hayırlı, uğurlu
• fortune: i. şans, kısmet
• forwardto:
• foster: f. beslemek, büyütmek, bakmak, teşvik etmek, gayretlendirmek ök. süt
• found: f. kurmak, temelini atmak, dayandırmak, dayanmak, dökmek (demir), kalıba dökmek
• fragile: s. kırılgan