Kpds Kelimeleri

• far-sighted:
• farce: i. fars [tiy.], kaba güldürü, maskaralık, saçmalık
• fascinate: f. büyülemek, cezbetmek, hayran bırakmak, hipnotize etmek
• fashion: f. biçimlendirmek, uydurmak i. moda, üslup
• fast: f. oruç tutmak i. oruç, oruç süresi s. çabuk, hızla, hızlı
• fast asleep:
• fastidious: s. titiz, zor beğenen, müşkülpesent
• fatal: s. öldürücü, ölümcül, ölümle biten, mahvedici, kaçınılmaz, kaderde olan, kader, vahim
• fate: i. kader, kısmet
• fathom: f. derinliğini ölçmek, derinine inmek, içyüzünü araştırmak, anlamak, kavramak i. kulaç (1.83 m.), anlama, kavrama
• fatigue: f. yorulmak, yormak i. yorgunluk, bitkinlik, tükenmişlik, dayanıklılığını yitirme, angarya
• fauna: i. fauna, hayvanat, bölge hayvanlarının tümü, direy
• favouritism: i. adam kayırma, taraf tutma, iltimas
• fearsome: s. korkunç, dehşetli
• feasible: s. uygulanabilir, yapılabilir, olası, mümkün
• feather: f. tüy takmak i. tüy
• feeble: s. kuvvetsiz, zayıf, güçsüz, cılız, çelimsiz, eli ayağı tutmayan, çürük, kötü, hafif
• feign: f. yalandan yapmak, numarası yapmak, rol yapmak, uydurmak
• fellow countryman: vatandaş, yurttaş, hemşehri
• ferocious: s. vahşi, gaddar, yırtıcı, aşırı, şiddetli, acımasız
• ferry: f. feribotla taşımak i. feribot
• fertile: s. bereketli, üretken
• fertilizer: [fertilizer (Amer.) ] i. gübre, suni gübre
• fervent: s. ateşli, hararetli, coşkun, gayretli, sıcak, kızgın
• fetch: f. gidip almak, cezbetmek
• feud: f. anlaşmazlık içinde olmak, kavga etmek i. kan dâvası, düşmanlık, kavga, tımar
• feudal: s. derebeyliğe ait, feodal
• fever: f. ateşlenmek i. ateş, heyecan
• fiance: i. nişanlı
• fiction: i. düş, kurgu
• fictive: s. hayali, uydurma, kurgusal
• field: f. sahaya çıkarmak i. tarla, saha
• fiendish: s. şeytanca, şeytani, zalim, acımasız
• fierce: s. azılı, kızgın, kötü
• figurative: s. mecazi, mecazlı, süslü, sembolik, simgesel, betimsel
• figure: f. şekillendirmek, resmetmek i. şekil, rakam
• file: f. dosyalamak, kayda geçirmek i. dosya
• fill: f. doldurmak i. doyma, doyumluk
• filter: f. filtre etmek, süzerek ayırmak, süzmek, süzülmek i. filtre, süzgeç
• filth: i. pislik, kir, açık saçıklık, müstehcen film, ağzı bozukluk
• finance: f. finanse etmek i. para durumu
• find: f. bulmak, keşfetmek i. buluş, keşif
• finite: s. sınırlı, sonu olan, ölçülebilir, sayı veya şahıs gösteren [dilb.]
• fire-brigade:
• firing.:
• fiscal: s. mali, devlet hazinesine ait
• fisherman: i. balıkçı
• fishy: s. balık gibi, balık kokulu, balık dolu, şüpheli, bityeniği olan
• fix: f. bağlamak, gözünü dikmek i. güç durum, çıkmaz
• flatter: f. pohpohlamak, yağ yakmak, kompliman yapmak, övmek, göklere çıkarmak, gururunu okşamak, olduğundan güzel göstermek