Kpds Kelimeleri

• drive: f. araba kullanmak i. araba gezintisi, araba yolu
• drought: i. kıtlık, darlık, kuraklık
• drowsy: s. uykulu, ayakta uyuyan, uyku bastırmış, uyuşuk, mıymıntı, uyutucu
• dubious: s. belirsiz, şüpheli, kararsız, şüpheci
• duplicate: f. iki ile çarpmak, kopyasını yapmak, eşini yapmak, tekrarlamak, teksir etmek i. suret, kopya s. çift, iki kat, eş, kopya, yedek
• duplicity: i. iki yüzlülük, hile
• durable: s. sürekli, dayanıklı, uzun süren, uzun ömürlü
• dwarf: f. cüceleştirmek, büyümesini önlemek, bodur kalmak, gölgede bırakmak i. cüce, bodur şey, bodur s. cüce, bodur, bücür
• dwindle: f. azalmak, küçülmek, çekmek, bozulmak
• dynasty: i. hanedan, sülale
• eager: s. istekli, sabırsız
• eagerness: i. can atma, şevk, heves, sabırsızlık
• ear-splitting:
• earmark: f. kulağını işaretlemek, ayırmak, tahsis etmek i. kulak işareti, işaret, damga
• earn: f. para kazanmak
• earnest: i. avans, teminât
• earshot: i. işitme menzili
• earthenware: i. toprak çanak çömlek s. toprak işi, toprak
• earthquake: i. deprem
• ebb: f. çekilmek, alçalmak, bozulmak, düşmek, tükenip gitmek i. cezir, deniz suyunun çekilmesi, düşüş, kötüye gidiş
• eccentric: i. acayip tip, dış merkezli düzen s. eksantrik, dış merkezli, ekseni merkezden geçmeyen, acayip davranışlı, antika, alışılmadık, garip
• ecclesiastical: s. kiliseye ait, dini
• eclipse: f. tutulmasına neden olmak, gölgede bırakmak, ışığını kesmek i. tutulma, geçici karanlığa bürünme, geçici başarısızlık, düşüş
• ecstasy: i. kendinden geçme, coşkunluk, coşku, vecit
• edge: f. keskinleştirmek, kenar yapmak i. kenar
• edible: s. yenir, yenilebilir, yemeklik
• edict: i. bildiri, tebliğ, ferman
• edify: f. ahlâkını yükseltmek, terbiye etmek, moral vermek
• edit: f. kısaltmak, yayına hazırlamak, baskıya sokmak, yönetmek, yazımlamak (data), yerli yerine koymak
• edition: i. baskı, yayın, tiraj
• educate: f. eğitmek
• educative: s. eğitimsel, eğitici, eğitim ile ilgili
• eel: i. yılanbalığı
• eerie: s. ürkütücü, tüyler ürpertici, esrarengiz
• effect: f. etkisi olmak i. etki
• effervescent: s. köpüren, kabartan, coşkun, galeyana gelmiş
• efficient: s. verimli, becerikli
• effigy: i. heykel, büst, resim, temsili kukla
• effrontery: i. küstahlık, yüzsüzlük, arsızlık
• ejaculate: f. fışkırtmak, boşaltmak, söyleyivermek, fışkırmak, boşalmak, haykırmak, bağırmak
• eject: f. çıkarmak, kovmak, atmak, fırlatmak, uçaktan atlamak
• elaborate: f. özen göstermek, üzerinde durmak, ayrıntılara inmek, açmak s. özenli, dikkatle hazırlanmış, ayrıntılı
• electorate: i. seçmenler
• electrify: f. elektriklendirmek, elektriklemek, elektriğe dönüştürmek, heyecanlandırmak
• electrocute: f. elektrikle idam etmek
• elegance: i. şıklık, zarafet, zariflik
• elevation: i. yükseltme, irtifa, kaldırma, yükselti, yükseklik, eğim, dikey kesit, moral verme
• eligible: s. nitelikli, uygun, geçerli, seçilebilir
• eliminate: f. elemek, çıkarmak, atmak, bertaraf etmek, elimine etmek, gidermek, yok etmek, elenmek
• elocution: i. diksiyon, konuşma sanatı, hitabet