En çok kullanılan 1000 İngilizce kelime

• since: zf. beri ed. den beri bğ. den beri, mademki
• single: i. tek, bekâr s. yalnız, biricik
• sir: f. sör diye hitap ermek i. beyefendi, bayım
• sister: i. kızkardeş, rahibe
• size: f. büyüklüğüne göre ayırmak i. boyut, beden snk. ölçülü
• sleepy: s. uykulu, uyuşuk
• slow: f. yavaşlamak s. yavaş, ağır
• small: i. dar kısım s. küçük, mini
• so: zf. o kadar, pek, demek ki bğ. yani ünl. öyle mi
• some: zm. bazı s. biraz zf. civarında
• somebody: i. birisi
• someone: zm. biri, birisi
• sometimes: zf. bazen
• somewhere: zf. bir yerde
• son: ünl. oğlum i. erkek çocuk ök. oğlu
• song: i. şarkı, türkü
• soon: zf. yakında, erken
• sorry: ünl. afedersin, üzgünüm s. üzgün, üzüntülü
• sound: f. ses vermek i. ses, melodi zf. mışıl mışıl
• special: i. spesiyalite s. özel
• spoon: f. kaşıkla almak i. kaşık, kepçe
• sport: f. spor yapmak i. spor, eğlence, oyun
• station: f. tayin etmek i. istasyon, durak
• still: f. sakinleştirmek i. sükunet bğ. yine de
• straight: i. düz çizgi s. düz, dik zf. doğru
• strange: s. acayip, yabancı
• street: i. sokak, cadde
• strong: s. güçlü, sağlam zf. kuvvetle
• student: s. öğrenci i. öğrenci, stajyer
• stuff: f. doldurmak i. şey, eşya
• stupid: i. aptal s. aptalca
• such: zm. bu gibi s. öyle, çok zf. böylesine
• sudden: s. ani, beklenmedik
• sugar: f. şeker katmak i. şeker, iltifat
• summer: f. yazı geçirmek i. yaz s. yazla ilgili
• sun: f. güneşlenmek i. güneş i. güneş ışığı
• sunday: i. pazar günü s. pazarları yapılan
• super: i. birici sınıf mal, fazlalık s. süper ök. ek
• sure: ünl. kesinlikle s. emin, kesin zf. şüphesiz
• surname: f. soyadı vermek i. soyadı
• sweet: ünl. şekerim i. tatlı s. şekerli, sevimli
• table: f. masaya koymak i. masa, çizelge
• taxi: f. taksi ile gitmek i. taksi
• tea: i. çay
• teacher: i. öğretmen
• team: f. takım kurmak i. takım, ekip
• telephone: f. telefon etmek i. telefon
• television: i. televizyon
• terrible: s. korkunç, çok kötü
• than: bğ. den, dan, göre
• that: zm. şu s. öteki zf. bu kadar
• their: zm. onların
• them: zm. onları, onlara, onlar
• then: s. o zamanki zf. o zaman, öyleyse, zira
• there: zm. şuradaki zf. şurada ünl. işte
• therefore: bğ. bu nedenle zf. bunun için
• these: zm. bunlar
• they: zm. onlar
• thief: i. hırsız
• thing: i. şey, eşya
• thirsty: s. susamış, kurak, istekli
• this: zm. bu zf. böyle
• those: zm. şunlar
• though: bğ. gerçi, olduğu halde zf. yine de
• through: zf. bir uçtan bir uca ed. sayesinde s. kesintisiz
• thursday: i. perşembe
• ticket: f. etiketlemek i. bilet, fiş, etiket
• tidy: i. ıvır zıvır kutusu s. düzenli
• time: f. zamanlama yapmak i. zaman, vade
• tissue: i. doku, ince kumaş
• to: ed. e, ye, ya, e doğru, göre, karşı
• today: zf. bugün, günümüzde
• together: s. peşinden ayrılmayan zf. beraber
• tomorrow: zf. yarın
• tonight: zf. bu gece
• too: zf. de, dahi, çok
• top: f. üstünü kapamak i. üst, tepe s. en yüksek, en iyi
• total: f. toplamını bulmak i. toplam, tutar s. bütün, toptan
• towards: ed. e doğru, e karşı
• town: i. kent, ilçe, kasaba s. kent
• traffic: f. değiş tokuş etmek i. trafik, gidiş geliş
• tree: f. ağaca çıkarmak i. ağaç, mil
• trouble: f. rahatsız etmek i. sıkıntı, üzüntü
• true: s. esaslı, gerçek zf. doğru
• truth: i. doğruluk, gerçeklik
• tuesday: i. salı
• twice: zf. iki kere
• ugly: s. çirkin, iğrenç
• under: s. alt zf. altına ed. altında
• unless: ed. den başka bğ. olmadıkça
• until: ed. değin bğ. inceye kadar
• up: ed. yukarı i. artış ünl. kalk, yaşasın, yukarı
• upstairs: i. üst kat zf. yukarıda
• urgent: s. acil, kaçınılmaz
• us: [US (United States) ] i. amerika birleşik devletleri, bize, bizi
• useful: s. yararlı, kullanışlı, işe yarar
• usual: s. olağan, her zamanki
• vain: s. boş, faydasız
• vegetable: i. sebze, bitki s. bitkisel, sebze
• very: s. çok zf. pek, en