En çok kullanılan 1000 İngilizce kelime

• bell: f. böğürmek i. zil, çan
• below: zf. aşağı, altta ed. altında
• beside: ed. yanına, yanında, başka
• besides: zf. ayrıca, üstelik ed. dışında
• best: f. yenmek, alt etmek s. en iyi zf. en iyi şekilde
• better: f. iyileştirmek i. daha iyisi s. daha iyi, daha güzel
• between: zf. ortasında, arasına ed. arasında
• beyond: i. ahiret zf. ötesinde ed. ötesine, ayrıca
• bicycle: f. bisiklete binmek, bisikletle gezmek i. bisiklet
• big: zf. büyük, çok, fazla s. kocaman, iri
• bike: f. bisiklete binmek, motosiklete binmek i. bisiklet, motosiklet
• bill: f. fatura etmek i. hesap, kâğıt para
• bird: i. kuş
• birth: i. doğum, yavrulama; köken
• black: f. karartmak i. siyah, zenci s. uğursuz
• blind: f. kör etmek i. jaluzi, pusu s. kör
• block: f. engellemek, kapamak i. blok, kütük, engel
• blood: i. kan, huy, akrabalık
• blue: f. maviye boyamak i. mavi s. morarmış
• boat: f. kayıkla gezmek i. kayık, sandal
• body: i. vücut, gövde, beden, ceset
• boil: f. kaynatmak, haşlamak i. kızışma, son radde
• bomb: f. bombalamak i. bomba, fiyasko
• born: s. doğum, doğmuş
• boss: f. yönetmek i. patron, yönetici
• both: s. ikisi de, her ikisi de
• Bottle: f. şişelemek i. şişe, biberon
• bottom: f. temeline inmek i. dip, alt s. alttaki
• box: f. kutuya koymak i. kutu, yumruk
• boy: i. oğlan, erkek çocuk
• bra: [bra (brassiere) ] i. sutyen
• bread: f. pane etmek i. ekmek
• Breakfast: i. kahvaltı
• breath: i. nefes, soluk
• bridge: f. köprü yapmak i. köprü, briç
• bright: s. parlak, neşeli, berrak
• brother: ünl. vay be i. erkek kardeş, dost
• brown: f. karamak, kızarmak i. kahverengi
• budget: f. bütçe yapmak i. bütçe
• build: f. inşa etmek, kurmak i. yapı
• building: i. bina, inşa etme
• bus: f. otobüsle taşımak
• business: i. iş, mesele
• busy: s. meşgul, işlek
• but: i. itiraz zf. sadece bğ. fakat, ancak, oysa
• Butter: f. tereyağı sürmek i. tereyağı
• by: zf. yakın ed. yanında, yoluyla, kadar (süre) ök. yan
• cab: f. taksi ile gitmek i. taksi, kiralık araba
• Cable: f. kablo döşemek i. kablo, telgraf
• call: f. çağırmak, aramak (telefon) i. çağrı
• calm: f. sakinleştirmek i. sakinlik s. dingin
• camera: i. kamera, gizli
• Canal: i. kanal, suyolu
• cancer: i. kötü şey, kanser
• candle: i. mum, kandil
• capital: i. başkent, büyük harf, sermaye s. ana, büyük
• car: i. araba, otomobil
• card: f. kart açmak i. kart
• cash: f. paraya çevirmek i. nakit, ufak madeni para (çin)
• cat: i. kedi, dedikoducu kadın
• century: i. yüzyıl
• certainly: zf. kesinlikle, şüphesiz ünl. tabii
• chair: f. sandâlyeye oturtmak, makama geçirmek i. sandalye, makam ünl. başkan! (parlemento)
• champion: f. savunmak i. şampiyon s. şampiyon
• championship: i. şampiyonluk, üstünlük
• chance: f. riske girmek i. şans, risk s. tesadüfi
• character: i. harf, karakter, özellik
• cheap: s. ucuz, değersiz zf. ucuza
• cheese: i. peynir, meyve konservesi
• chicken: f. korkak davranmak i. tavuk, ödlek s. korkak
• child: i. çocuk, evlat
• christian: i. hristiyan, dini bütün kimse s. hristiyan, dürüst
• church: i. kilise, hristiyan toplumu s. kilise ile ilgili
• cigarette: i. sigara
• cinema: i. sinema
• city: i. şehir s. kent
• class: f. sınıflandırmak i. sınıf, mevki
• clear: f. açıklamak, aydınlatmak s. açık, berrak zf. açıkça
• clock: f. saat tutmak i. saat
• clothes: i. giysi
• cloud: f. karartmak, bulutlanmak i. bulut, küme, bulanıklık
• club: f. sopalamak i. sopa, kulüp
• coat: f. kaplamak, örtmek i. palto, ceket
• coffee: i. kahve, kahverengi
• coin: f. para basmak i. madeni para
• cold: i. soğuk, nezle, soğukalgınlığı s. soğuk, üşümüş
• collap: çökmek, yıkılmak
• colour: [colour (Brit.) ] f. boyamak i. renk
• comfortable: s. rahat, konforlu
• common: i. halka açık yer s. ortak, genel
• company: i. şirket, ortaklık, birlik, eşlik
• conversation: i. söyleşi, sohbet
• cool: f. serinletmek i. serinlik s. serin, soğukkanlı, harika
• corner: f. köşeye sıkıştırmak i. köşe s. köşede olan
• couple: f. eşleştirmek, birleştirmek i. çift, eş
• cousin: i. kuzen
• crazy: s. çılgın, deli
• cream: f. kaymak tutmak, krem sürmek i. kaymak, krema, krem s. kremalı, krem renkli
• crowd: f. toplanmak i. kalabalık
• culture: i. kültür, medeniyet